Tuesday, September 27, 2011

Steven Wilson - Grace For Drowning


Güzel eylül ayının üç güzel albüm getirisi oldu, birincisi yine Opeth'in Heritage'ıydı, ikincisi bugün yazdığım Road Salt Two ve son olarak progressive müziğin son yıllardaki en yaratıcı ve üretken adamı Steven Wilson'ın solo albümü Grace for Drowning.



Grace for Drowning Steven Wilson'ın Insurgentes'tan sonraki ikinci solo stüdyo albümü, ve Wilson'ın söylediğine göre, GfD, Insurgentes'ı başlangıç noktası kabul etse de, daha deneysel ve eklektik. Kendisine göre müziğin altın çağı 60ların sonları ve 70lerin başı, albümde de o dönemin özgürlükçü ve deneysel ruhunu retro olmadan verebildiğini düşünüyor.

Bu satırların naçiz yazarı ne düşünüyor peki? Steven Wilson'ın dediklerini yapmayı başardığını. Albüm hakkında söylenebilecek en son şey retro olduğundur, kaydından havasına çok modern bir albüm var elimizde. Öte yandan gerçekten akımları bir kenarı bırakıp progressive müziğin hakkını verdiğini görüyoruz kendisinin, caz ve saykedelik havalarda dolaşan ve bazen 20 dakikalara varan sürelerdeki şarkılar ile, kolay dinlenebilir bir albüm yapmadığı çok belli olsa da, içine girmesi kolay, ilk dinleyişte vuran ve sert bir albüm.

Şöyle düşünün, Steven Wilson bu albümle diyor ki, "Kolay dinlenebilir, hani neredeyse popa çalan müzik mi istiyorsunuz? Blackfield'da yapıyorum. Grup müziği mi? Kompleksite mi? Porcupine Tree orada duruyor. Gerçek beni tanımak mı istiyorsunuz? Buraya gelin." Ve gerçekten son yıllarda müzik piyasasındaki en müthiş insanlardan birinin kişisel müzikal dünyasına yolculuk etmek sizi cezbediyorsa Grace for Drowning'i dinlemelisiniz.

10/10

No comments: